Eylül Yazısı – Hepatit B Aşınızı Yaptırın !

Viral (virüs sebepli) Hepatitler (karaciğer enfeksiyonları) dünyada yaygın olan ve ülkemizi özellikle ilgilendiren sağlık sorunlarının başında gelmektedir. En sık görülen türü olan Hepatit B açısından bakarsak: tüm dünya nüfusunun %5’i HBsAg (Hepatit B yüzey antijen) taşıyıcısı, 1/3’ü Hepatit B virüsü yönünden serumunda izler taşımaktadır (yüzey antijeni veya antikor pozitifliği). Ülkemizde de benzer oranlar mevcuttur. Bilimsel çalışmalarda ülkemizde %4-18 arasında toplumda taşıyıcılık bildirilmekte, ancak pratikle sık karşılaşan hekimlerin, istatistiklerimizin zayıflığına da dayanarak bildirimlerine göre, ülkemizde taşıyıcılık oranlarının %10 ila %30 arasında olduğu iddia edilmektedir.

Hepatit B ve ilişkili olduğu Hepatit D (ve ayrıca Hepatit C) belli oranlarda kronikleşerek siroz ve karaciğer hepatoselüler kanserine dönüşebilirler. Hepatit B’nin yenidoğanlarda %90, 6 yaşına kadar çocuklarda %5-10 ve ergen ile yetişkinlerde %1-5 sıklıkla kronik hepatite dönüşme riski vardır. Ülkemizde kronik hepatit B sonucu her yıl yaklaşık 10.000-15.000 kişinin siroz ve komplikasyonlarından, 5000 kişinin de yine hepatit B’nin yol açtığı karaciğer hepatoselüler kanseri sebebiyle kaybedildiği tahmin edilmektedir. Hastalığın tedavisinin çok pahalı olması ve etkinliğinin de istenen düzeylerde olmaması nedeni ile konu daha ciddi bir boyut kazanmaktadır.

Akut viral hepatit vakalarının %70’inde hastalıklar belirtisiz seyreder; yaş ilerledikçe belirtisiz seyir daha fazla görülür ve kişiler rastlantısal olarak (işyeri sağlık taramaları, evlilik öncesi taramalar, kan verme sırasında yapılan tetkikler vb.) aktif hasta ya da taşıyıcı (portör) olduklarını öğrenirler. Kronik hepatit B yıllar süren sinsi bir seyir izler ve yakınmasız olup (en sık yakınma halsizlik ve çabuk yorulmadır), siroz gelişmedikçe fizik muayeneleri tamamen normaldir. Kronik hepatit B olgularının %15-20’sinde siroz gelişimi olmaktadır; %70-90’ı ise inaktif taşıyıcıdır; “taşıyıcı” (portör) HBsAg pozitifliğinin 6 aydan uzun sürdüğü kişilere denmektedir ve bu kişiler 6 ay ara ile kan testleri ile hastalığın seyri açısından takip edilmelidir.

Ülkemizde 1998 yılında aşılama takvimine alınan Hepatit B aşıları bebek ve çocuklara uygulanmaktadır. Bu bilgiyle, şu anda 16 yaşında olanlar ve daha ileri yaşlardakiler, özel bir sebeple kendileri aşılanmadılar ise aşısızdırlar sonucuna ulaşılabilir.

Temel bulaşma yolu kan (berber ve kuaför, manikür-pedikür, piercing, kulak delme, dövme, sterilizasyona uyulmayan tıbbi müdahaleler dahil her türlü kan-sıvı temaslı uygulamalar) ve cinsel yol olan, anneden de bebeğine geçebildiği bildirilen Hepatit B virüsünün son yıllarda vücut sıvılarında da bulunduğu (tükrük, ter, sperm, vajinal sıvılar, göz yaşı) ve bulaşa neden olabileceğini belirten çalışmalar mevcuttur.

Kişinin hasta veya taşıyıcı olup olmadığını ve aşının gerekip gerekmediğini anlamak için HBsAg yüzey antijeni (virüse ait parçacık) ve AntiHBs (antikor = virüse karşı vücudun geliştirdiği silah) kan testinin yapılması gereklidir.

HEPATİT B HBsAg

(Virüse ait yüzey antijeni)

AntiHBs

(Virüse karşı vücudun oluşturduğu antikor=”silah”)

DURUMU YAPILMASI GEREKEN
1. OLASILIK – (negatif) – (negatif) Sağlıklı, Korunmasız AŞI (0, 1, 6 ay ara ile üç doz)
2. OLASILIK – (negatif) + (pozitif) Bağışık

(Aşılı veya Hastalığı geçirmiş)

Pozitifliğin 30 ünite’nin üzerinde olduğu bir kez görülmeli
3. OLASILIK + (pozitif) Hasta veya Taşıyıcı Bildirimi yapılmalı,               doktor kontrolünde izlenmeli,             6 ayda bir tetkikleri yapılmalı

Aşının ilk yapılan dozuna 0.ay (sıfırıncı ay) denir, bundan bir ay sonra ikinci doz, ikinci dozdan 5 ay sonra üçüncü doz aşı uygulanır.

İlk doz aşı uygulaması, eğer kişiye tetanoz aşısı da yapılması gerekiyor ise, tetanoz aşısı ile aynı anda (aynı gün), Hepatit B aşısı bir kolundan, Tetanoz aşısı öbür kolundan yapılırsa; hepatit B aşılarının tutma olasılığının % 90’lardan, %95-98’lere çıktığını ifade eden tıbbi yayınlar vardır. Aynı gün uygulanmayan iki aşının arasında en az bir ay (30 gün) süre olmalıdır, aşıların etkili olabilmesi için.

Aşının ikinci, üçüncü dozunun tarihi geciktirilip zamanında uygulanamazsa, aşısız olunan süre içinde virüsle karşılaşma riski dışında sorun yoktur; ilk fırsatta aşının sıradaki dozu yaptırılmalıdır.

Son aşıdan (üçüncü doz) en az 4 hafta sonra (1,5-2 ay sonra öneriliyor) tekrar kan testi yaptırılıp, 1.OLASILIK satırında gösterilen değerlerin 2.OLASILIK satırındaki şekli aldığı saptanmalı ve AntiHBs pozitifliğinin 30 ünite üzerinde olduğu tespit edilmelidir. 30 ünite üzerinde (35, 50, 400 vb) pozitifliği tespit edilen bir kişinin, önceden önerildiği gibi 10 yılda bir aşı tekrarına artık gerek olmadığı belirtilmektedir; zaman geçtikçe AntiHBs düzeyi 30 ünitenin altına düşse de, vücut virüs ile karşılaştığında bu koruyucu antikor düzeyini anında arttırıp gerekli savunmayı yapacaktır.

Daha önceki dönemlerde aşı yaptırıp, aşının etkin olup olmadığına (AntiHBs düzeyinin 30 ünitenin üzerinde olup olmadığına) test yaptırıp baktırmamış kişiler ve çocuklar için her iki testin yaptırılması önerilmektedir. AntiHBs 30 üniteden yüksek ise aşı tutmuştur ve bağışıklık gelişmiştir, başka uygulamaya gerek yoktur. Aşılamanın üzerinden çok zaman geçmiş ve AntiHBs pozitif ancak düşük düzeylerde ise, bir doz aşı uygulatıp, 2 ay sonra tekrarlanacak testte AntiHBs pozitifliğinin istenen düzeyi aştığını görmek önerilir. Aşıya rağmen AntiHBs pozitifliği hiç gelişmemiş kişiler, doktorlarının önerisine göre bir kür daha aşı uygulatabilirler.

Özel sağlık sigortası, aile hekimliği uygulamaları ile aşısını yaptıramayanlar için, eczaneden temin edecekleri aşıyı uygulatmaları da mümkündür. Bir dozu yaklaşık 25 TL bedelle satılan aşı, dönem dönem eczanelerde bulunamamaktadır ve satın alındığında uygulama anına dek soğuk zincir kurallarına göre uygun ısıda muhafazası gerekir.

İğne ve aşıdan korkmamanız, ama Hepatit B’den korkmanız ve geç kalmadan gerekli önlemi almanız istemi ve sağlıklı günler dileklerimle.

Saygılarımla.